17 Nisan 2018 Salı

YELKENLİ SEVGİLİ

Denize hasretlik çekeriz.

Bağrımızda bizden olmayan sahte güllerle

Bahr içine dalıp gitmeye meyilliyiz.

Başıbozuk yelkenlileriz ufukta kaybolan sevgiliye doğru,

Sorunsuzca iç çekeriz,

 

Gitme!

Demekten uzak

Serin dalgaların

Böğründe kendimizi hesaba çekeriz.

 

Deli boranmış aşkın adı.

Bilene de esermiş

Bilmeyene de

Sessizce önüne katarmış seni

Uçururmuş nefretin karayeline…

 

Boynu bükükmüş sevda kuşunun.

Kırlangıçlara düşünce yuvası,

Yaralanırmış kanadının uç karası…

Suskunluğuyla bulduğu

Gagası kırık ilk serçeyle,

Tutuşuverirmiş el ele,

Bilinmeyene…

 

Pahası biçilmez firâkın.

Ayrı düşmeye gör hele,

Gönüldaşlıktan serkeşliğe

Uzanır da yolların,

Bitmez artık bu işkence!

Sen,

İstesen de

İstemesen de…

 

Aşka içre gerekmez diz dize gülüşmek.

Sırlar bulandı mı sular durulur,

Kalkar yediveren gülleri güneşe durur.

 

Süzülürken bırakıp gidenler ufukta,

Kaçak istimbotlar gibi,

Borana tutulur,

Yerle bir olur azgın dalgalarda.

Kurtulan olmaz sevdanın ah ettiği,

Tuzlu sularda...

Ölümü hayal etmek kalır sana,

Sevdiğinin kollarında.

 

Beklemek zordur.

Tozlu raflardan indirilen

Eski ciltli bir kitap gibi

Sarıp sarmalar sayfalarıyla bizi…

Yaprak yaprak dökülür dillerden

Söylenmeyen kelimeler,

Cümlelerin kesir işaretiyle - kesilir -

Boğazında düğümlenir,

Yarım kalan sevişmeler…

 

Uzaktır yârin bakışı.

Unutulmuş gülüşü

Gönül dallarında kurumuştur.

 

Denize hasretlik çekeriz,

Bakarız yelkenli sevgilinin ardından,

El sallarız dönmeyeceğini bile bile

Gidip de gelmeyeceklerin ardından…

 


 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder