Oysa herkes
öldürür sevdiğini
Kulak verin bu dediklerime,
Kimi bir
bakışıyla yapar bunu,
Kimi dalkavukça sözlerle,
Korkaklar öpücük ile öldürür,
Yürekliler kılıç darbeleriyle
Kimi gençken öldürür sevdiğini
Kimi yaşlı iken
Şehvetli ellerle boğar kimi
Kimi altından ellerle
Merhametli kişi bıçak kullanır
Çünkü bıçakla ölen çabuk soğur.
Kimi yeterince sevmez
Kimi fazla sever
Kimi satar kimi de satın alır
Kimi gözyaşı döker öldürürken,
Kimi kılı kıpırdamadan
Çünkü herkes öldürür
sevdiğini
Ama herkes öldürdü diye ölmez
Oscar Wilde
15.08...
19:54:58
“O çocuğu bir
daha kimse göremeyecek” dedin ya, bugün tam ayrılacakken, tam sana veda edip
yanaklarından öperek hasret busesi alacakken… Beni çekip vursaydın daha az acı
çekerdim inan ki, eğer taksiyi çağırmamış olsaydın, el edip durdurmamış
olsaydın, o bitmek bilmeyen uzun yürüyüşlerimizden birini daha yapardık. Bir
ceset gibi bindim arabaya. Ne diyeceğimi bilemedim. Sen gittin, arkandan
bakakaldım. Siluetin göründü buğulu camdan. Sana el bile sallayamadım. Sızlayan
yüreğime engel olamadım. Bütün ömrümü böyle geçirdim ben. Bir ceset gibi,
yeniden yaşattın bunu bana sen... Bir kez daha ölümü hissettim bütün
hücrelerimde, dondu gülümsemem dudağımın köşesinde. Ölmek istemiyorum bir kez
daha, bunu bana yaşattırma lütfen. Yedi yıl oldu seni tanıyalı, 7 yaşında bir
çocuğum şimdi, yetim bırakma beni. Neşeni göremezsem ölürüm biliyorsun, sendeki
çocukla yaşıyorum alma onu benden… Kimsesiz bırakma bizi kurda kuşa karşı, yem
oluruz ıssızlıkta, kavruluruz susuzluktan dağlarda…
15.08...
23:05:07
Hayata karşı
nötr kalmak bir tavırdır, saygı duyarım. Ama kaçmak gerekçeli olamaz. Ben de
çoğu kez nötr davranırım ama yaratılmış olanlara değil. Olup bitene karşı evet,
gelen musibetleri görmezden gelebiliriz. Ama Allah’ın yarattığı mahlukata karşı
nasıl nötr olabiliriz? Olamayız bunu bana sen öğrettin zaten unuttun mu?
Bildiğin konularda ahkâm kesemem sana. Sadece söylediğin bir sözü
hatırlatabilirim belki.
“Ben aynayım
demiştin. Bana bakan kendini görür.”
Ne çok
etkilenmiştim. Günlerce anlamaya çalışmıştım seni. Nötr bir aynada ben neyi
göreceğim şimdi? Sana baktığımda kendimi göremezsem eğer, yolumu nasıl
bulacağım? Gözlerin sevgi dolu bakmadığında ne farkın kalacak diğerlerinden?
İnsanlar ne görecekler senin nötr olan suretinde?
“Beni
ilgilendirmiyor. Kim ne görmek istiyorsa onu görsün diyeceksin.”
Kızgınsın,
öfkelisin biliyorum. İnsandan umudunu kestin. Öylesine kırılgansın ki en ufak
bir sarsıntı da tuzla buz oluyorsun sırça bir biblo gibi… Bu yüzden koruyorsun
kendini girdiğin kalıpların içinde saklıyorsun olan biteni…
Senin sorunun
ne biliyor musun? Sevmekten korkuyorsun sen. Aslında sorumluluk almaktan…
Sevmek sorumluluktur çünkü. Seven kaçamaz, ne olursa olsun vazgeçemez
sevdiğinden. Sen vazgeçememekten korkuyorsun. Bu hayatta birini, kim olduğu hiç
önemli değil ama yalnızca birini vazgeçemeyecek kadar sevmekten korkuyorsun…
16.08... 00:03:13
Monologa devam
ediyorum. Gece yarısı oldu uyuyamadım, kalktım, kulaklarım uğulduyordu. Senin
sözcüklerin bir bir aklımdan geçiyordu. Okuyup okumadığını bilmiyorum
mesajlarımı. Umurumda değil, bakmazsın biliyorum hele bu saatte gelen mesajlara
hiç bakmazsın. Büyük bir ihtimalle kapatmışsındır telefonunu da… Sabahleyin
görürsün nasılsa… Sen uyandığında ben çoktan yola çıkmış olacağım. Öğlene doğru
varırım kısmetse, yolda sana yazamayacağıma göre…
Allah bütün
evreni aşkla yarattı demiştin hani bir keresinde. Big bang’ in patlaması aşkın
ateşiyle değil miydi? Sen kime ve neye karşı isyan ettiğini bir düşün istersen.
Nefsinin sana neler söylettiğini bir daha düşün lütfen. Nokta.
16.08...
16:33:43
Aşk meydan
okumaktır. Kerem gibi yana yana kül olmak, ölümüne sevdalı kalmaktır. Ferhat
gibi deldiğin dağın altında can vermek, Mecnun gibi varlığından vazgeçmektir.
Çölün ortasında gördüğü serabın Leyla olmadığını bildiği halde, devesini yine
de o seraba doğru sürmektir aşk… Gözleri Leyla’yı gördü diye, Leyla’nın evinin
sokağındaki bütün köpekleri sevip okşamaktır… Aşk varlığından soyunmak, aklın,
nefsin zulmünden sıyrılmaktır… Yâri yâr’da bulmak fakat yarı yolda
bırakmamaktır aşk…
17.08... 01:05:02
"Allah-ı
taala maide suresinde der ki. “Benim nazarım daima senin üzerindedir. Senin
için de böyledir. Fakat benim nazarım suretine değil kalbine ve niyetinedir.”
Okuduğum kitaptan
alıntı. “ Kitap okumayı sevmem “ demiştin. İlme olan açlığını kısa ve öz hap
bilgilerle kapatmaya çalışmıştın. Bana da bir gün,
“ Fazla
derinlere kaçma çıkamasın sonra” demiştin. Hatırla! “Derinlere dalmazsam nasıl
bileceğim o vakit “ demiştim sana.
“Benden
söylemesi. Bu uğurda maazallah delirenler çok olmuştur “ demiştin. Susmuştum.
Gaflet içinde
akıllı kalacağıma, ilim içinde deli olmayı yeğlerim. Kendimi ararken kaybolmaya
razıyım ben…
İşte şimdi
cevabımı verdim...
17.08...
05:54:58
İki sabahtır güneşin
doğuşunu izliyorum. Ayın ve güneşin aynı gökyüzünde birbirlerinin yansımalarına
karışmadan aynı aşkla ve fakat birbirlerinden onca uzakta, sessizce bütün
kâinatın gözü önünde, iç çekerek birbirlerine duydukları derin aşkın
seremonisini izliyorum. Bütün varlık âlemi, melekût âlemi, ceberut âlemi aşkla
yaratıldı ve vuslatı bekliyor...
Kesrette kalan
bizler, izlerimizi çoktan kaybettik… Neden yaratıldığımızı unuttuk… Sevgiliye
verdiğimiz sözü hatırlamaz olduk. Kurbanlık olduğumuzu bilmeden yeni kurbanlar
aradık kendimize, zulmettik nefsimize… Âdem olamadık, ademde kaldık…
Hiçliğimizi bileydik kurtulurduk hiç olmaktan, onu da aramaktan vazgeçtik…
Vahded'i arar iken kesrette yolumuzu kaybettik…
18.08...
05:08:16
Yarasalar
benimle geldiler deniz kıyısına, görmedikleri benden korkarak, tepemde dönerek
geldiler… Ben onlardan, onlar benden korktu… Issızlığın orta yerinde kanat
çırpışlarını duydum ilkin, karartılarını fark ettim sonra. İki gündür okuduğum
kitabın etkisinden kurtulmak istemiyorum. Sana yazıyorum, mesaj kutun dolmuştur
büyük bir ihtimalle ve sen eminim ki okumuyorsundur, yazdıklarımı. İşte belki
de bu yüzden öylesine rahat yazıyorum ki… Okuma bundan sonra zaten, sil at
bütün yazdıklarımı. Söylediklerimi unut, beni bir daha gördüğünde görmemezlikten
gel.
Körüm ben de
yarasalar gibiyim… Görmem gerekeni saklayan bir duvar var sanki sende… Sadece
sesini duyuyorum, gözlerin gelmiyor gözlerimin önüne… Yüzünü unuttum. Güneş
doğacak birazdan. Denizin rengine kavuşacağım. Taş atıyorum ona, bildiğim ne
varsa içimden geçen, anlamları yüklüyorum taşlara, fırlatıyorum olabildiğince
uzağa…
Şeytanı
taşlıyorum şimdi, bitsin içimde kalan ne var ne yoksa…
19.08...
05:05:03
“Ey rab, ey
eğiten, öğreten! Bu nefis perdesi, bu dünya arzu ve isteği, benlik zevki ile seni
nasıl bilebilirim. Ancak seni sana ait sıfatlarla görebilirim. O halde lütfet
ki, ben de sana ait olandan başka bir şey kalmasın. İşte o zaman bir âlemden
diğer âleme, yani senin bir zuhurundan diğer zuhuruna seyran edebilirim.” Kenan
el Rifai…
20.08...
05.01.01
Bir müzik
kulağımda, kitabımı bitirdim. Hiç unutmayacağım bir tatil oldu benim için.
Yarın dönüşe geçeceğim. Senin için bir önemi yok biliyorum. Okumadın bile
yazdıklarımı işte bunun için özellikle teşekkür ederim. Okuyup okumaman hiç
önemli değildi. Benim yazmamdı önemli olan. Birine, herhangi birine… Belki de
hiç kimseye… Hiç kimsenin okuması önemli değildi… Ben de önemli değilim…
Dedim ya kulağımda bir müzik, onu dinliyorum hiç susmuyor içimdeki melodiler…
Birinden diğerine geçiyor…
Bir keman
ağlıyor dünyanın bir yerinde… İçli içli sessiz sessiz ağlıyor, duyuyorum onun
sesini. Kelebekler uçuyor kanatlarında çırpınıyorum ben de onlarla… Bir kadın
saçlarını dağıtmış elinde şimşir tarağıyla tarıyor uzun lepiska saçlarını,
örüyor sonra, dokunuyorum parmaklarına…
Sana
gönderiyorum dinlediğim şarkıyı… Farid Farjad’ın kemanıyla…
Dinleme sakın!
Nasılsa anlamazsın boşuna…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder